"Bütün iş, sevmesini ne kadar biliyorum, ne kadar bilmiyorum."

_

10 Ocak 2008 Perşembe

Farkındalık

...

Aslında esas ilginç olan, Ümit Denizer' in Mehmene Banu' suyla, Nazım Hikmet' in Mehmene Banu' sunun birbirinden bütünüyle farklı karakterler olmalarıdır. Aslında biri dramatik, öbürü epik ( kendileri seyirlik diyorlar ) oyun olduğu için net bir farklılık zaten söz konusu. Nazım' ın dramatik hikayesinde iyisiyle, kötüsüyle etten kemikten bir insan olan Mehmene Banu, Denizer' in epik yorumunda iktidarı ve zulmü simgeleyen bir kötü kadın tipidir.

Güzelliği feda etme olgusunu saymıyorum bile, o bütünüyle Nazım Hikmet Mehmenesi' ne, bizim üzerinde çalıştığımız Mehmene' ye ait birşey. Fakat bence, bütün bunların dışında iki karakter arasındaki en büyük fark şudur ki; Denizer Mehmenesi, bütün tepkilerini içgüdüleriyle verir. Ferhad ile Şirin' in birbirlerine aşık olduklarını öğrendiği zaman, hemen ikisini de zindana attırır, onlara yardım eden Dadı' yı öldürtür. Sonra Ferhad' ı dağa yolladığı zaman, onun ve Şirin' in kararlı tutumları karşısında içten içe tükenir. Oyunun sonuna doğru çıldırır, bir cinnet geçirerek kendini sarayın penceresinden aşağı atar. Bir kez olsun yaptıkları, karşılaştıkları üzerinde kafa yormaksızın ( kendisini uyaran Vezir' e rağmen ), acı çekmeyi ve çektirmeyi dayatır.


Nazım Mehmenesi ise, sonuna kadar ona acı veren bir "bilinç hali"ndedir. İşte bu "bilinç", bizim Mehmene' mizi biricik yapar. Kardeşi için güzelliğini feda ederken de, Ferhad' a aşık olurken de, onu kardeşinden kıskanırken, kardeşini öldürmek isterken, Ferhad' ı dağa yollarken de, yaptıklarının tamamıyla bilincinde ve her an sorgular haldedir. Bütün kararları ölçülüp biçilmiştir; uzun uzun düşünülmüş, başka alternatifler tartılmış ve sonuca ulaşılmıştır.

Onun hikayesini bence bu kadar değerli kılan en önemli etkenlerden biri işte budur. Mehmene Banu, kendi seçimlerinin sonuçlarını, büyük bir farkındalıkla, "farkında olmanın" dayanılmaz ağırlığını taşıyarak yaşar ve yeni kararlarını da bu farkındalık ışığında verir.

Aslında Ferhad, nasıl ki Nazım Hikmet' in vatan sevgisiyle dolu, toplum için kendini feda eden şovalye ruhunu birebir yansıtıyorsa, Mehmene Banu da onun aydınlık zihnini, insani kusurlarla güzelleşen dürüst ve açık kalbini aynen yansıtmaktadır.

Hiç yorum yok: