Zifiri karanlık içinde, kütürdeyen bir nar gibi ateş, testiden akan şarap gibi yalaz, zindanda kırılan kemiklerin acı dolu tok sesi gibi şehvet.
O denli şehvet ki, yatağında akamazsa cümle ağaçları kökünden sökecek, cümle hayvanları boğup öldürecek. O denli şehvet ki, Mehmene Banu böylesine kalbi, beyni, bedeni dağlanarak ıstırap çekmektense ölmeyi isteyecek.
Ay Kız’ ın bedeni, susuz Arzen toprağı gibi kavrulurken. Kafasının içinde, insan kızları ve oğullarının en kadim tutkusu, sevdiğinin bedenine olan hasret, kara zehir saçan bir muska. Kalbini delip geçen, en kızıl ağıçiçeklerinin sapları. Mehmene Banu, öylesine tepeden tırnağa şehvet, öylesine derinden yükselen bir çığlık, öylesine yüksekten düşen bir yıldırım.
O denli şehvet ki, Mâh’ a, Ferhad’ dan başka hiçbir tenin tuzu fayda etmeyecek.
11 Şubat 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Boşuna uğraşırlar seni sevmeye... Boşuna uğraşırlar seni anlamaya...
Kimse çıkmayacak karşına seni seven ve anlayan... Sen beni sev sadece...!
Yorum Gönder