"Bütün iş, sevmesini ne kadar biliyorum, ne kadar bilmiyorum."

_

4 Şubat 2008 Pazartesi

Şartınız Kabulüm...

Bir olay, bir replik var ki, oyunun hem başında, hem sonunda tekrarlanıyor.

"Şartınız kabulüm..."

Değişen şu ki, birincisinde şartı kabul eden Mehmene Banu. Şart koyan, "Gelen" büyücü. Mehmene, Gelen' e "Şartın kabulüm" diyor.


İkincisinde kabul eden Ferhad. Şart koyan Mehmene Banu. Ferhad, Mehmene' ye "Şartınız kabulüm." diyor.

Değişmeyen şu ki, iki şart da Şirin için, Şirin uğruna konuyor ve kabul ediliyor.

Sultan ve nakkaş, aşık ve maşuk, muktedir ve muhalif, farkında olmadan ve fark edilmeden aynı safta yer alıyorlar. İkisi de Şirin' i seviyor, ve onun için akıl almaz büyüklükte bir fedakârlıkta bulunuyorlar.

Bu durum bana hep düşündürmüştür ki, Mehmene Banu' nun Ferhad' ı dağa yollama sebebi, sadece ona duyduğu çaresiz aşk değildir. Ay Kız' ın en büyük derdi, kardeşi için yaptığı fedakârlık ve bu yüzden çektiği acı. Pişman olma korkusu. Bu yüzden diyorum ki, belki de bir anlamda Ferhad' ı sınıyor. Kişisel bir mesele bile değil. "Benden başka biri de bu kadar büyük bir fedakârlık yapar mıydı?"

Dadı' ya sordu, istediği cevabı alamadı. Şirin' e sordu, "Pişman olur muydun?" diye, Şirin "Evet, olurdum." dedi. Ferhad' a koştuğu şartla, aslında ona da aynı soruyu sormuş oluyor: "Bu kadar büyük bir fedakarlık yapılır mı?" Ferhad' ın cevabı, Mehmene için o an değilse de uzun vadede rahatlatıcı olsa gerek. "Şartınız kabulüm..."

Evet, bu kadar büyük bir fedakârlık yapılır.

Evet, bir insan bu derece sevilebilir.

1 yorum:

yenisey dedi ki...

mehmene banu ferhadın canı içinmi cananı sevdiğini cananı içinmi canı sevdiğini anlamak istemiş olmalı