Aralık ayına geldik.
İki ay sonra, oyunu ilk izleyişimin üzerinden iki sene geçmiş olacak. İlk müziğini ( Heyhât ) besteleyeli iki sene. Ay Kız' ın Ninnisi' ni yazıp, oyundan parçalar koyma fikrini akıl edeli bir buçuk sene. Bunu bir albüm haline getirme fikrini edineli de bir seneyi geçti.
Heyhât' ta bir müzik motifi var küçücük. O motifi, Kadıköy' de vapur iskelesinde ıhlamur satan yaşlı adamdan esinlenmiştim. Kendine has, ezgili bir "Ih-lamuuuur" deyişi vardı. Ihlamur deyişinin notalarını çıkarmış, o motiften bir intro yapmıştım. O introyu albümde kullanmadık, ama ıh-la-muur motifi aynen duruyor. İskelede ıhlamur satan yaşlı adamla Arzen Hükümdarı Mehmene Banu da böyle bir araya gelir işte. :))
Ihlamur teması, o dönemki pek çok müziğim gibi yarım kalmış bir müzikti. Tamamlayamıyordum da işin kötüsü. Neden? Bilmem! Bilsem çözerdim. Sinir bozucu, üretimsiz zamanlardı. Daha önce de yazmış olmalıyım, beni bu dönemden çıkaranın Mehmene olduğunu. İşte, oyunu izleyip bir iki gün sürekli ağlama halinde dolaştıktan sonra, okula gittim, piyanoyu kurcalamaya başladım ve bir de baktım ki devamını getirebiliyorum, müzik yazabiliyorum. Parça böylece, Mehmene sayesinde tamamlandı. Albüm fikri oluştuğunda da bu parçayı Mehmene' ye hediye etmek boynumun borcu oldu.
Hayatıma kattıkları üzerine daha söyleyebileceğim pek çok şey var. Fakat kelimelere dökmek çok zor. Değer verdiğim şeylere, iyi kurulmamış cümlelerle haksızlık edeceğimden korkuyorum, o yüzden anlatamıyorum. Belki de o yüzden müzik yazıyorum.
30 Kasım 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder